Dershanelerle ilgili siyasi açıklamalar şu sıralar gündemi oldukça meşgul ediyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında kapatılacağını belirttiği dershanelerle ilgili bu kararın lehinde ya da aleyhinde oldukça fazla eleştiri yapılmış durumda. Öncelikle bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak lazım, serbest piyasa ekonomisinde özel sektörde kendine yer bulan ve devletten herhangi bir yardım almadan eğitim faaliyeti yürüten bu kurumları kapatma kararı alma hakkını bence herhangi bir siyasi oluşum, kurum ya da devlet kendinde görmemeli. Arz talep dengesi içerisinde eğitim faaliyetlerini sürdüren bu kurumları açma ya da kapatma kararını o kurumların sahipleri verebilir.
Nitekim öğrencilerin dershaneye gitmeye niçin ihtiyaç duyduğunu kimse sorgulamıyor. Ülkemizde uygulanan eğitim sistemi ve öğrenci seçme sistemi çeşitli şekillerde öğrencileri elemelere tabii tutuyor. Sınav yoluyla örneğin 100 kişilik kontenjanı olan bir üniversiteye ya da liseye girmek isteyen binlerce öğrenci bir elemeden geçirilmiş oluyor. Böylelikle doğru ya da yanlış olsa da belirli seviyelerdeki öğrenciler istedikleri kurumlara yerleşme şansı buluyorlar.
Özellikle devlet tarafından verilen eğitim hizmetlerinin yurdun her tarafında eşit bir şekilde verilemediği ortadayken, bu tarzdaki eğitime destek veren kurumlar MEB’in bu konudaki eksiklerini kapatmasına yardımcı olmaktadır. MEB’de görev yapan ve öğrencilerin eğitimi için inanılmaz fedekarlıklara imza atan meslektaşlarımın yanında öğretmenliği sadece “meslek” olarak gören kişiler de mevcut. (Yaptıkları ekstra çalışmalara rağmen, herhangi bir beklenti içinde olmayıp sadece öğrencilere daha yararlı olmaya çalışan meslektaşlarımın bir kısmını benim de üyesi olduğum www.dersimizturkce.gen.tr sitesinde mevcut mesela.)
Bu yönüyle devlet eliyle verilen eğitimin bazı alanlarda yetersiz kalması birçok unsur açısından ele alınıp değerlendirilmeli. Eğitimle ilgili reformlar ne zaman ki “yangından mal kaçırırmışçasına” yapılmaz, “bilmiyorsan da bir bilene danış” hassasiyetiyle ele alınmaya başlandığında çocuklarımız ve milletimizin geleceği adına daha sağlam adımlar atılacaktır diye düşünüyorum…
Dershanalerin, ÖSYM'nin yaptığı sınavlara yönelik hap bilgiler hazırlaması bu sınavlara gireceklerin işine, doğal olarak, çok yarıyor. Bu sebeplesınava girecek adaylar okulu, okuldaki öğretmenlerini dinlemeyi bir külfet olarak görüyor. Onların çok bilgili olmadıklarını varsayarlar. Öğrencilerin bu yaklaşımı öğretmenin kendini yetersiz hissetmesine sebep olabilir. Hâlbuki MEB'teki öğretmenle dershanedeki öğretmen aynı sıralarda eğitim görmş olabilir. Bilgi seviyeleri aşağı yukarı aynı olabilir… Bu ve buna benzer düşüncelerim olduğu için dershanelerin eğitim sistemine zarar verdiği düşüncesindeyim.