Herkese merhabalar… “İki yazı arası”nı uzun tutmama konusunda yine başarılı olamayarak karşınızdayım. 🙂 Hep söylerim, yine söylüyorum: Kişisel bloglarında düzenli yazabilen tüm blog yazarı arkadaşlarıma saygılar ve sevgiler efendim. Hayatın bütün inişi çıkışı içerisinde, şahsi tembelliğin üst boyutlara çıktığı ya da işlerin yoğunluğunun sizi sarıp sarmaladığı esnada zihninizi ve kalbinizi aynı frekansa ayarlayıp yazabiliyorsanız saygıyı hak etmişsinizdir sevgili arkadaşlar.
Bu güzellemenin ardından bu aralar nelerle uğraştığımdan bahsedeyim sizlere.
TOKİ Gururla Sunar 🙂
Yeni bir site kurdum. Gönülden Dile’de zaman zaman Türkçe olarak yaptığım fotoğraflı özlü sözleri bu sitede İngilizce olarak yayınlamaya başladım. Ünlü yazarlardan hoşuma giden alıntılar paylaşıyorum. Bu alıntıları, beğendiğim fotoğraflar üzerine ekleyip bir nevi “resimli sözler” sitesi inşa ettim diyebiliriz. Alan adı ve host hizmetini satın aldıktan sonra yıllardır gonuldendile.com haricinde site kurulumu yapmadığım için paslandığımı fark ettim. Bunun üzerine yıllar önce olduğu gibi Blogger mı WordPress mi sorusu kafamı kurcalamaya başladı. Fotoğraflara dayalı bir site olacağından Blogger tabanlı bir site ile host gideri olmadan sadece alan adıyla işi halledebileceğimi umdum. Fakat Blogger’a uzun süre ara vermem sonucunda Blogger paneline ve özelliklerine uzak kaldığımı fark ettim. Yeni bir site kuruyorsanız ve ücretsiz temalar üzerinden ilerleyecekseniz seçenekleriniz çok daralıyor. Blogger’da “grid” döşeme sistemini kullanan ve özelleştirme imkanı geniş bir tema bulamayınca eski ve nihai dostum WordPress’e dönmüş oldum. (Aşağıya ekran görüntüsü koydum, inceleyebilirsiniz.) Her gün en az bir tane içerik eklemeye çalışarak yoluma devam ediyorum.
www.quoteswithimage.com
Youtube’ın Dibi Hareketi
Daha önce Barış Özcan‘ın kanalında ilk kez rastladığım bu hareketin mimarının Konsol Üssü olduğunu keşfettim. Çoğumuz “trend” içeriklerden bir şekilde rahatsızız sanırım. Maalesef Youtube’un algoritması kaliteli içeriği kalitesizden ayıramıyor. Yüksek izlenme rakamları ve beğeniler bir içeriği iyi olarak nitelendirmek adına oldukça eksik ölçütler. Az takipçilerine ve izlenme sayılarına rağmen Youtube’da yayın yapan bazı içerik üreticilerinin keşfedilmesinde fayda görüyorum. Belki bir çoğu, izlenme sayıları ve takipçi sayılarına aldırmadan küçük ama iletişimi kuvvetli bir aile olarak yola devam ediyorlar. Yine de güzel işlerin yanında olma adına bu harekete omuz vermek iyi olacaktır.
Kalabalık, Kalabalık, Kalabalık…
Ülkemizde hangi işi yapıyorsanız yapın o alanda sizinle aynı şeyleri yapmaya çalışan binlerce hatta milyonlarca insanla karşılaşacaksınız. Herkesin arasından sıyrılıp hayallerinin peşinde koşabilmek gerçekten yorucu. Bir kere, oldukça hırslı olmalısınız ki yaptığınız işin iyi olduğunu bildiğiniz hâlde erkenden havlu atma isteğiyle başa çıkabilesiniz. Kendimi bildim bileli “bir şeyleri tırmalarcasına” bir hırsa sahip olmadım. Sadece yapmaya çalıştığım işlerin iyi olmasına çabaladım. Araştırarak, yeni yollar deneyerek, etrafımdaki insanlara da faydalı olmaya çalışarak yaşadım. Bu konuda eşim de benimle benzer bir karakter sergiliyor. Kendisi, Amigurumi dediğimiz Japon kökenli bir el işi sanatıyla uğraşıyor. Ortaya çıkardığı ürünler, oyuncaklar vb. de gerçekten çok hoş. (Bu yazıyı okursa diye söylemiyorum, gerçekten öyle. 🙂 ) Buna rağmen kendisinin yarısı kadar beceri gösterebilen kişiler aldı başını yürüdü. 🙂 Bazen umutsuzluğa kapılsa da yaptığı işin bir çeşit sanat olduğunu düşünüp onu desteklemeye devam ediyorum.
oyundostum
Hırslı bir insan olsaydım farklı bir noktada olabilirdim sanırım. Ama farklı noktalarda olan bu benden, şimdiki hâlim memnun olur muydu bilemiyorum. Özellikle bu yazıyı okuyan genç arkadaşlar, hedeflerinizi ortaya koyup bu hedefler için yapmanız gereken fedakarlıkları iyi hesap etmelisiniz. Toplumun gözü önünde bulunan “fenomenler”in milyonlarca insan içerisinde ve çoğu zaman “yapmak zorunda” oldukları şeylerle o noktalara ulaştığını unutmayın.
Avengers Infinity War – Bütün Kahramanlar Toplandık
Ben tek, siz hepiniz! by pencilHead7 – devianart
Geçenlerde izledim. Serinin her köşe başından “kahraman” çıkan filmi olmuş. (Ne gerek varsa?) Film eleştirisinden ziyade, filmde ele alınan bir konuya değinmek istiyorum. Daha önce farklı filmlerde de dile getirilen insanlığın varlığını sürdürmek için mevcut nüfusun birçoğunun ölmesi gerektiği “gerçeği” acı bir durum. Maalesef tükenebilir kaynaklarımızı hiç tükenmeyecekmiş gibi harcamaya devam ediyoruz. Bu gidişat ise daha verimli tarım ürünleri uğruna genetiği değiştirilmiş ürünlere, onların da bir kısmı ileri vadede kanser benzeri hastalıklara davetiye çıkarıyor. Oldukça bilimsel bir konu, üzerinde yüzlerce araştırma yapılıyor. Ortak nokta ise dünyanın bu alışkanlıklarımızla bize çok fazla dayanmayacağı gerçeği. Hatta bazı araştırmalar Orta Çağ’da veba tarzında salgın hastalıkların yaşanmasının insanlığın ömrünü uzattığını söylüyor. Elbette Thanos gibi “Sen öl, sen de öl, sen kal bari.” şeklinde bir ayıklamaya gidelim demiyorum. Sadece bu gerçeğin farkında olarak yaşamak lazım.
Kafam dağınık olduğu için ortaya çıkan muhabbet vakti yazısı da biraz dağınık oldu, kusura bakmayın sevgili okurlar. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. 😉
Herkesin arasından sıyrılmak artık biraz şans işi sanırım. Sen ne kadar iyi yaparsan yap, şansı yüksek biri senin yarın kadar emek vermeden çok daha fazla kitlelere ulaşabiliyor.Eşinin hislerini çok iyi anlıyorum. Zaman zaman nachnuch için bende aynı sıkıntıları hissediyorum. Vay bee diyorum doğru dürüst dikiş tekniği bilmeden aldı yürüdü insanlar. Ama bu benim pes etmem için bir neden değil. Ben inandığım yolda yürümeye devam ediyorum. Bir gün yolum şans ile kesişir belki. Kim bilir?
Değerli yorumun için teşekkürler Yasemin. Dediğin gibi, denemeye devam etmek gerekiyor sanırım.