Bir “Muhabbet Vakti”nden daha herkese merhaba. Öncelikle önceki yazıma saygı duruşu adına üzülerek belirtmeliyim ki “pilav yiyene kitap hediye” kampanyası sona ermiş arkadaşlar. Pilav üstü tavuğa hayır diyemeyen sizler, ücretsiz kitabı da görünce dayanamadınız değil mi? Ne de olsa hem mideye hem ruha dokunan bir kampanyaydı. Çok satan pilavlar (?) listesine Sefiller romanıyla girince bir garip olduk gerçi ama olsun. 🙂
Hafta boyunca gözüme çarpan, bu yazıda “Bundan da bahsedeyim.” dediğim şeyleri unutarak kelimelerin yol rehberliğine sığınıyorum.
Sevgili Google, Biraz Ayıp Olmuyor Mu?
Bu ayın başında Adwords‘ten 100 ₺ kredi hesabıma tanımlanınca bu krediyi bozdurup bozdurup harcamaya karar verdim. Google’ın bir hizmeti olan bu sistemi aslında çok yakından tanıyoruz. Hani ulu Google’ın o her soruya cevap veren, her aradığımızı bulmada sihirli değnek görevi gören arama motoru var ya, herhangi bir kelime arattığınızda ilk sıralar gibi çeşitli yerlerde çıkan “reklam”lara Adwords sayesinde reklam verebiliyorsunuz. Bu güzelleme de nereden çıktı?Google bana tanıtım yazısı yazdırıyor tabii ki. Özel jetim de bir saate hazır olur, Roma‘da tatil yapacağım kazandığım parayla. 🙂
İşin şakası bir yana Google şirketinin 102 milyar dolarlık – gluk (yutkunma sesi) – tahmini değeri göz önüne alındığında bu potansiyele nasıl ulaştıklarını daha iyi anlıyorum. Google arama motorunda blog, en iyi blog, kişisel blog, blog ve edebiyat vb. anahtar kelimelerin aranması sonucunda, bloğumun reklam bölümünde gözükmesi için yaklaşık 80 lira harcanmış durumda. Aşağıdaki tabloyu inceleyelim isterseniz:
Yaklaşık 8 günde, 4800 civarı reklam gösterimi ve 307 blog tıklaması almışım. Bu sayıyı anahtar kelime çalışması vs. yaparak daha da artırabilirsiniz.
Bir arama motorunun sitelere gerek reklamlı gerek reklamsız ziyaretçi gönderme gücünü görmemiz için bunu sizinle paylaşmak istedim.
Düşünsenize, Google bir garaj içerisinde iki yazılımcının ellerinde, daha doğrusu hayallerinde, şekillendi:
Larry: Dostum, canım sıkılıyor. Bir şeyler yapalım.
Sergey: Ya bırak şimdi. Akşama The Big Bang Theory var onu izleriz. Bu sefer mısırlar senden bak.
Larry: Ya öyle bir şey değil, başka bir şey yapalım. Millet arayınca bulsun hani.
Sergey: Neyi, belasını mı? (Hahaha)
Larry: Hayır abi, hissediyorum. Büyük bir buluşun eşiğindeyiz. 🙂
Blog Yazıları Yol Haritası
Evren‘in de bir müddet sıklıkla yaptığı gibi beğendiğim blog yazılarıyla ilgili, yorumlarımı da ekleyerek, bir keşif haritası çıkarmak istiyorum. Okuduğum, dikkatimi çeken blog yazılarını sizlerle de paylaşmak gibi bir niyetim var. Bu planlama iki sebepten ötürü ajandama girmiş bulunmakta. Bunlardan biri 3. Blog Çalıştayı‘nda da dile getirdiğimiz üzere blog yazarlarının birbirine olumlu katkı sağlaması, ikincisi ise “Youtube’un Dibi” hareketinde olduğu üzere sadece bilenen bloglar değil; farklı blog yazılarına, yazarlarına da bir köprü oluşturabilmek. Bütün bunları yaparken ilgimi çeken, sevdiğim yazılara öncelik vermeyi planlıyorum. Amacım içeriği, kaliteyi, üretkenliği elimden geldiğince öne çıkarabilmek. Mesela Gökhan Bey kendi bloğunda 2017 senesiyle ilgili böyle bir çalışma yapmış.
Blog Yazarları Asosyal Mi?
Çıplak Yazar‘ın #bunukimyazar başlığında sorduğu bu soruya da değinmek isterim. Aslında blog yazarları asosyal demek haksızlık olur. Sadece iç seslerine belki çoğu insandan daha fazla kulak veriyorlar diyebiliriz. Elbette bloğu hayatında ciddi bir yere konumlandıran herkes vaktinin bir kısmını bloğuna ayırmak zorunda. Emek olmadan yemek olmuyor yani. Hatta bazen emek olsa da yemek olamayabiliyor. İlk blog yazımı 2012 yılında yazmış biri olmama rağmen sadık okuyucu kitlem iki elin parmaklarından biraz fazladır sadece. (Bloğumda düzenli yazmamamın da etkisi var tabii bu durumda.) 🙁 🙂
Şimdilik bu kadar diyelim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Umarım düşünce dünyam kalemimle buluşmayı ihmal etmez.
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. 😉
Adwords’ten daha yeni haberim oldu. Geçenlerde bir blogger arkadaşım bahsettiğinde o neymiş yahu dedim biraz inceledim. Keşif haritası fikrini merak ettim. İlgiyle takip edeceğim. Selamlar.
Sevgili Yasemin, gezi yazılarında güzel güzel şehirlerin fotoğraflarını paylaşıyorsun, bu da beni küresel güçlerle (!) ortaklığa sürüklüyor para kazanmak için. 🙂
Yorumun için teşekkürler.
Teşekkür ederim Zafer. Ortak blog kültürünü yerleştirme adına yapılan her girişimi değerli buluyorum. Google’ın bana gönderdiği 100 liralık reklam kredilerinin toplamı 1.000 lirayı geçmiştir sanırım ama hiçbirini kullanmadım. Biz kişisel blogların Google reklamı vermesini çok gerekli bulmuyorum. Belki de gereklidir bilmiyorum ????
Merhaba Evren, yorumun için teşekkürler. Bunu biraz da deneysel olarak gerçekleştirdim. Arama motorlarının siteye ziyaretçi gelmesindeki rolünü ve payını ölçmek içindi. Yoksa neden “en iyi blog” anahtar kelime grubuna reklam koyayım. 😛
Veri analizlerine baktığımda Google’dan gelen kitlenin “Buyurun, ne alırsınız?” sorusuna “Şöyle bir bakıyorduk.” edasıyla bloğa uğrayıp çıktığının farkındayım yani. 🙂 (Hemen çıkma oranı vs.)
Kişisel bir bloğun bu anlamda en büyük kazancı kendisiyle etkileşim hâlinde bulunan bir okur kitlesinin olması bence. Bu gerçekleştiği sürece tıklanmalar vs. çok da önemli değil zaten.
blog yazarları asosyal mi bilemem fakat blog yazarı olmak bir garip. böyle çok okunmayınca falan kendini sanal asosyal portalların birinde hissedebiliyorsun. herkes biraz da olsa kendisi değil ve biraz da olsa kendisi bu bloglarda. bırakalım da bir nebze dahi olsa kendi olmaya çalışan günümüz insanlarını asosyal diyerek bu yoldan da döndürmeyelim ^^
Yorumunuz için teşekkürler. Gerçekten herkes hem kendini buluyor hem de biraz kendini kaybetmeye çalışıyor yazarken. Güzel bir yaklaşım. 🙂
Adwords’ü biliyordum ama daha önce hiç kullanmadım, zaten daha doğru düzgün Google Analytics ile yıldızımı barıştıramadım 😀
Blog yazarlarının asosyallik durumu hakkında aslında şöyle bir bakış açısı da katılabilir; gün geçtikçe sosyal ağlar adını verdiğimiz kaynaklar da birer sosyallik merkezleri konumundalar. O nedenle, bir blog yazarı; yazı yazdığı günlerini araştırarak ve okuyarak , diğer günlerini de takip ettikleri diğer bloglar ve yazarlarıyla etkileşim halinde geçirerek zaten sosyallik anlamında ‘günümüz değerleri kıstasında’ yol kat etmiş oluyor…
Yazı yazmanın asosyallik olmadığı kanaatindeyim sonuç olarak…
Kalın sağlıcakla 🙂
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Çoğu insan başkalarının zihnine, kalbine dokunmak için yazdığına göre bu da bir iletişim şekli ifade ettiğiniz gibi. Siz de sağlıcakla kalın efendim. 🙂
AdWords bildiğim kadarıyla bu 100,00₺ hediye çekini 100,00₺ harcama sözünüze istinaden veriyor. Eskiden bol keseden dağıtıyordu ancak son zamanlarda dediğim gibi yapıyor diye biliyorum. Doğru mu biliyorum acaba? ????
Nasıl bir algoritmaları var bilmiyorum ama bana dediğiniz şekilde de veriyordu. Bu sefer doğrudan 100₺ verdi. 🙂
Yorumunuz için teşekkürler.